Zekeriyaköy bölgesinde çelik yapı güvencesiyle ilk kentsel dönüşüm projesi Kuzeybükü

Geleneksel yapılara göre çok daha esnek olan çelik binaların, depremlerde diğer yapı türlerine göre çok daha az hasar aldığı biliniyor. İklim koşullarından bağımsız, fabrikalarda üretilen çelik binalar, geleneksel yöntemlere göre 2-3 kat daha hızlı inşa ediliyor. Consera Kurucusu ve Türk Yapısal Çelik Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Melih Şimşek, güvenli yapıların oluşması için çelik binaların yaygınlaşması gerektiğini söylüyor. Consera’nın hayata geçirdiği, konut alanında taşıyıcı sistemi çelik güvencesiyle bölgenin ilk kentsel dönüşüm projesi olan Kuzeybükü Zekeriyaköy’ün de bu anlamda sektöre örnek teşkil etmesi hedefleniyor.

Türkiye’nin deprem bölgesinde olduğu yıllardır bilinen bir gerçek olsa da ne yazık ki bu konuda yeterli yol alınmış değil. Türkiye’de konutların yüzde 1 ile 1,5 kadarı çelik yapılardan oluşuyor. Amerika ve İngiltere’de yapıların yaklaşık yüzde 50’si, Almanya ve Fransa’da yüzde 30’u, İran’da ise yüzde 50’sinden fazlası çelik taşıyıcı sistemle inşa ediliyor.

Consera, Türkiye’nin “off-site construction” yani “saha dışı yapı üretimi/ modüler inşaat” alanının öncülerinden biri. Consera Kurucusu ve Türk Yapısal Çelik Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Melih Şimşek de yıllardır depreme karşı çelik binaların direncini anlatarak bu konuda farkındalık oluşturulmasını amaçlıyor.

Depreme karşı çelik güvencesiyle örnek olacak bir proje

Çelik yapı sektöründeki 2,5 milyon metrekarelik deneyiminden güç alan ve depreme karşı güvenli yapılar inşa eden Consera, şehrin tüm olanaklarının yanı başında, güven içinde ve huzurlu Kuzeybükü Zekeriyaköy ile örnek bir projeyi hayata geçiriyor.

Yaklaşık 9.500 metrekare arsa alanı, 12 bin metrekareden fazla inşaat alanı olan, 7 blok 42 müstakil sıra evden oluşan ve Teğet Mimarlık tarafından tasarlanan proje, deprem açısından en güvenli bölgelerden birinde olmasının yanı sıra önemli lokasyonlara, denize ve ormana yakınlığıyla da ilgi çekiyor.

Örnek evin ziyarete açıldığı projede 3. blok yapım aşamasına geçilirken önümüzdeki yılın mayıs ayında anahtar teslimlerinin gerçekleştirilmesi planlanıyor.

Projenin dörtte üçü yeşil alana ayrıldı

Seçkin ve az katlı yapılaşma bölgesi olan Zekeriyaköy’de, eşsiz konumundaki ender arsalardan birinde hayata geçen proje, araç trafiğinden uzakta, doğanın güzellikleriyle yan yana bir yaşam imkânı sunuyor.

Sürdürülebilir bir anlayışla tasarlanan Kuzeybükü’nde proje alanının dörtte üçü yeşile ayrılıyor. Projede, çocukları doğayla iç içe zaman geçirebilecekleri alanlar bekliyor. Böylece çocukların bitkiyi, ağacı tanıyarak büyümesi sağlanıyor.

Kuzeybükü’nün iki farklı cepheye bakan, iki bahçeye sahip evlerinde güneşin ya da gölgenin tadını çıkarmak mümkün. Proje, geniş bir alana sahip sosyal tesisleriyle özlenen komşuluk kültürünü geri getirmeye hazırlanıyor.

Çelik, kentsel dönüşüm için hem hızlı hem de güvenli bir çözüm sunuyor

Bilindiği gibi İstanbul başta olmak üzere tüm şehirlerimizin hızla olası depremlere hazırlanması gerekiyor. Bunun için dünyada ortaya konulmuş formül ise; niteliksiz yapıların yıkılıp yerlerine deprem dirençli yapıların inşa edilmesini amaçlayan “Kentsel Dönüşüm”.

Geleneksel yapılara göre 7-8 kat daha hafif olan çelik binalar, deprem yükünü bu oranda daha az alıyor. Diğer yandan; depreme dirençli yapıların, çok hızlı ve aynı zamanda minimum düzeyde karbon emisyonu oluşturarak inşa edilmesi gerekiyor.

Binalar ve inşaat endüstrisi toplam karbon emisyonunun yüzde 38’ine neden olacak kadar büyük bir paya sahipken, çelik yapılar karbon salınımını en aza indiren inşaat yöntemi olarak öne çıkıyor. Bu yapılar, düşük karbon salınımıyla iklim değişikliği mücadelesine destek oluyor ve enerji ihtiyacının düşmesinden kaynaklı doğal kaynakların korunmasına katkı sağlıyor. Minimum su tüketimiyle tasarruf sağlayan çelik yapılar, su kaynakları ve yer altı sularının kirlenme riskini de azaltıyor.

Üretimin fabrikada yapılarak alanda birleştirildiği “off-site construction”, sahadaki inşaatlarda karşılaşılabilecek insan hatalarını ortadan kaldırıyor. Bu yöntemle inşaatta hem işler hem de maliyet daha kontrollü gerçekleştiriliyor. Çelik binalar, kolon ve kiriş çıkıntılarının olmamasından kaynaklı; verimli alan kullanımı ve mimari kalite sağlarken yüzde 5 ile yüzde 10 arasında net alan kazandırıyor.

Endüstriyel ve modüler yapı sistemi sayesinde beklenmeyen maliyet artışları önlendiği gibi, çoğu işin fabrikada gerçekleştirilmesi nedeniyle iklim gibi olumsuz durumların yaratacağı gecikmeler ve sürpriz harcamaların da önüne geçiliyor.

Çelik yapılar gelecek nesillerin kaynaklarını bugünden tüketmez”

İnşaat ve yapının kendileri için sadece bir “iş” olmadığını, her şeyden önce bir insan ve memleket meselesi olduğunu vurgulayan Melih Şimşek, “Her fırsatta off-site construction’ın yaygınlaşarak bir endüstriye dönüşmesinin gerekli olduğunun altını çiziyoruz. Bunun ilk nedeni, başta ülkemiz vatandaşları olmak üzere herkes için güvenli mekânlar oluşturmak. Diğer nedenleri ise sürdürülebilir bir inşa ve yapı sistemini tüm ülkeye yayabilmek ve Türkiye inşaat sektörünün payını, gücünü dünya pazarında daha da arttırmak olarak özetleyebilirim. 2014’te İzmir’de inşa ettiğimiz, ‘ülkenin en iyi az katlı projesi’ ödülü aldığımız, 555 konutluk 35. Sokak’ın da mimarı olan Teğet Mimarlık’ın tasarladığı Kuzeybükü Zekeriyaköy, yurt içindeki önemli projelerimizden. Deprem açısından en güvenli bölgelerden olan Zekeriyaköy’de, az katlı konseptle oluşturacağımız sitede, sürdürülebilirlikle ilgili bakış açımızın sonucu olarak, ortak yeşil alan neredeyse yapı alanından daha fazla” diye konuşuyor.

Fabrika ortamında kalıcı modüler çelik yapı üretiminin Türkiye’deki öncülerinden biri olarak sektörü yönlendiren Consera’nın çelik yapıları; gelişmekte olan ülkelerin yanı sıra Dominik, Belçika, Hollanda gibi gelişmiş ülkelere de ihraç edilmeye başlandı

Shares: