İnşaatın Yeni Ustası Yapay Zekâ mı?

İnşaat sektörü hep geç kalır” diye bir laf vardır. Teknoloji gelir, diğer sektörler sıçrama yapar, ama biz hâlâ tuğlayla duvar öreriz. Belki de bu sefer işler değişiyor.

İnşaatta yapay zekâ. İlk duyduğunuzda kulağa biraz iddialı, hatta uzak gelebilir. Ama Cem Kafadar’ın “İnşaatta Yapay Zekâ” adlı kitabı bu tabuyu yıkıyor. 28 ayrı başlıkta, sektöre yapay zekânın hangi yollarla entegre edilebileceğini anlatıyor. Üstelik teorik bir gözlükle değil; drone’lar, dijital ikizler, 3D yazıcılarla örülü, somut bir vizyonla…

Bir zamanlar “inşaatta teknolojinin yeri yok” diyenlerin sesi, şantiye alanlarında artık yapay zekâ algoritmalarına karışıyor. Kafadar’ın yaklaşımı, teknolojiyi bir tehdit değil, bir kaldıraç olarak görüyor. “İnsan gücünü azaltalım” demiyor. Aksine, o gücü daha akıllı kullanalım diyor. Mesela, beton döküm planlaması artık deneyime değil, veri analizine bırakılıyor.

Yıllardır projelerin maliyet ve zaman aşımıyla gündeme geldiği ülkemizde, yapay zekâ yalnızca bir yenilik değil; aynı zamanda bir çözüm önerisi. Peki ya biz buna hazır mıyız?

Bugün şantiyelerde uçan drone’lar sadece selfie çekmiyor. Arazi ölçümü yapıyor, güvenliği denetliyor. Yapay zekâ tabanlı yazılımlar, sahadaki iş gücünün hangi saatlerde daha verimli olduğunu analiz edebiliyor. Malzeme israfı mı? O da artık makine öğrenmesi ile minimize edilebiliyor.

Bütün bunlar kulağa hoş geliyor ama sorun şu: Bu dönüşüme sadece mühendisler mi hazırlanacak, yoksa usta-çırak ilişkisinin DNA’sı da mı değişecek?

Kafadar, kitap boyunca bu soruya yanıt arıyor. Yanıtı ise net: “Yapay zekâ, inşaatın ruhunu öldürmez; onu daha yaşanabilir kılar.” Betonun içinden veri çekmeyi bilene, gelecek orada yatıyor.

Osmanlı’nın matbaayı kaçırması, Türkiye’nin endüstri 4.0 trenine son anda atlaması… Bu hikâyeleri çok dinledik. Ama belki de ilk kez bir sektöre, tam zamanında yapay zekâ konuşmaya başlıyoruz. Bu yüzden Kafadar’ın kitabı sadece bir teknik kaynak değil, aynı zamanda bir farkındalık çağrısı.

Eğer hâlâ “yapay zekâ bizim işimize uymaz” diyorsanız, belki de asıl sorun teknoloji değil, alışkanlıklarınızdır.

İnşaat artık sadece çimento, demir ve kalıp değil. Gelecek; yazılım, veri ve algoritmayla inşa ediliyor. Kafadar’ın kitabı bize şu soruyu tekrar tekrar düşündürüyor: “Bu dönüşümde yer almak mı, yoksa dönüşümden korkmak mı?”

Cevap sizde. Ama unutmayın, kepçe eskir; kod kalır.

Shares: